HAYATIMIZDAKİ KİMYA
1. TEMİZLİK MADDELERİ
· Sabunlar
· Deterjanlar
· Çamaşır Sodası
· Çamaşır Suyu
2.YAYGIN MALZEMELER
· Sönmüş ve Sönmemiş Kireç
· Harç ve Sıvanın Eldesi- Kullanımı
· Beton eldesi ve Kullanımı
· Cam Üretimi ve Bileşenleri
· Camların Sınıflandırılması
SERAMİK VE PORSELENLER
· Seramik Üretimi
· Seramiklerin Kullanım Alanları
· Porselen
· Porselen Üretimi
BOYALAR VE BİLEŞENLERİ
· Sulu Bazlı (plastik) boyalar
· Yağlı (Sentetik) Boyalar
· Örtücü ve renklendiriciler
· Kimyasal Katkılar
ALAŞIMLAR
3.BİYOLOJİK SİSTEMLERDE KİMYA
· Fotosentez
· Solunum
SİNDİRİM
· Proteinlerin sidirimi
· Karbonhidratların Sindirimi
· Yağların Sindirimi
DOĞAL DENGENİN KORUNMASI
4. ÇEVRE KİMYASI
· Kimyasal Gübreler ve Çevre
· Tarım ilaçları ve Çevre
· Deterjanlar ve Çevre
· Diğer Kimyasal Maddeler ve Çevre
ÇEVRE KİTLİLİĞİ
· Toprak kirliliği
· Su Kirliliği
· Hava Kirliliği
BÖLÜM 1
TEMİZLİK MADDELERİ
SABUN: Yağ asitlerinin Na veya K tuzuna sabun denir. Çok eski çağlardan beri kullanılan en önemli temizlik maddeleridir.
Yağ asitlerinin Na tuzlarına beyaz sabun, K tuzlarına arap sabunu denir.
Na tuzları katı sabun, K tuzları genellikle jel şeklinde olur.
C17H35COONa : Sodyum Stearat. Beyaz sabun (Katı)
C17H35COOK : Potasyum Stearat. Beyaz sabun (jel)
SABUNLARIN ELDE YÖNTEMLERİ
1. Geleneksel Elde Yöntemi:
Yağ + NaOH → Beyaz sabun (Katı) + Gliserin
Yağ + KOH → Arap sabun (jel) + Gliserin
Hayvansal ya da bitkisel yağlar, kuvvetli bazlarla aynı ortamda ısıtılır. Bu olay sonunda sabun ve gliserin elde edilir.
2.Modern metotlarla sabun eldesi:
Yağ +Su → Yağ Asidi +Gliserin
Yağ Asidi +Baz → Sabun + Su
SABUN KİRİ NASIL TEMİZLER:
Sabun suda çözündüğünde bazik bir çözelti oluşturur. Oluşan baz kiri yumşatır.
C17H35-COONa → C17H35-COO- + Na+
Sabun molekülleri 2 kısımdan oluşur.
Suyu seven kısmı, suyu sevmeyen kısmı.
Suyu seven kısım molekülün baş kısmını, sevmeyen kısmı da kuyruk kısmını oluşturur. Anlaşıldığı gibi baş kısım, polar; kuyruk kısmı da apolardır.
Kirler, genel olarak apolar yapıda olan yağlardır.
Sabun ile su karşılaştığında sabunun polar ucunu, su molekülleri çeker. Ancak sabunun apolar ucu da elbisede yumuşamış olan apolar kiri sarar.
Su molekülleri sabunun anyon kısmını çeker ve böylece kir ortamdan çözeltiye geçmiş olur.
NOT: sert sularda özellikle Mg+2 ve Ca+2 iyonları vardır. Sabunlardaki anyon kısmı bu katyonlarla bileşik oluşturarak çökerler. Bu sebeple sabunun önemli kısmı çökmüş olur. Yumuşak sularda sabun daha fazla temizler.
DETERJAN
Uzun C atomu zincirinden oluşan bir alkil ya da arilin SÜLFAT ya da SÜLFÜNAT tuzudur.
sodyumdodesil sülfat
Deterjanın temizleme prensibi sabunla aynıdır. C sayısı 10-14 arasında olan alkollerin sülfatlarının sodyum tuzudur.
C12H25-OH + H2 SO4 → C12H25-O-SO3H + H2O (Lauril alkolün, sülfirik asitle tepkimeye girer)
C12H25-OSO3H + NaOH → C12H25-OSO3Na + H2O (Laurilsülfat, NaOH la tepkimeye girerer)
C12H25-OSO3Na → C12H25-OSO3- + N a+ (Sodyum lauri (dodesil)l sülfat suda çözündüğünde Na+ iyonunu salar)
C12H25-OSO3- anyonunun OSO3- tarafı su tarafından C12H25- ucu, kir tarafından çekilir.
NOT: Deterjanlar, sert suda çökelek oluşturmazlar. Sert sularda daha iyi temizlerler.
NOT: Deterjanlara köpük düzenleyici katkı maddeleri ilave edilir.
NOT: Deterjan ve sabunun sıcak suda daha iyi temizlerler.
NOT: Deterjanların yapısında benzen halkası taşıyan türleri vardı. Benzen halkası formülde gösterilmiştir. Bu tür deterjanlara; alkil benzen sülfonat deterjanları denir.
SABUNLARIN GENEL ÖZELLİKLERİ DETERJANLARIN GENEL ÖZELLİKLERİ
1. Bitkisel ya da hayvansal yağlardan elde edilirler. 1. Petrol türevlerinden sentetik olarak elde edilirler.
2.Doğal olduklarından,insan vücuduna etkileri yoktur. 2.İnsan Vücuduna tesir ederler.
3. Yapıları doğal yollarla kolaylıkla parçalanırlar. 3. Kolay kolay bozulmazlar.
4. Su kirliliğine sebep olmazlar. 4. Su kirliliğine sebep olurlar.
5. Çevreye zararları yoktur. 5. Çevre kirliliğine sebep olurlar.
6. Zamanla temizleme gücünü kaybederler 6. Değişik amaçlar için özel formülleri vardır.
7. Sert sularda bulunan metal iyonlarıyla çökelek oluştururlar. 7. Sert sulardaki iyonlardan çok az etkilenirler.
8. Kıyafetlere zararları vardır. 8. Soğuk suda bile iyi temizlerler.
9.Sıcak sularda daha etkili temizlerler 9.Kıyafetleri fazla yıpratmazlar
10.Binlerce yıldır kullanılmaktadır. 10. Son 50-60 yıldır yaygın olarak kullanılmaktadır.
ÇAMAŞIR SODASI: Na2CO3
Çamaşır sodası Sodyum Karbonat olarak bildiğimiz, bazik bir tuzdur.
Sodyum Karbonatı suya attığımızda: Na2CO3 +H2O → NaOH +Na HCO3 şeklinde çözünürler.
Yukarıda oluşan Sodyum Hidroksit: Yağ + NaOH → Sabun +Gliserin
NOT: Çamaşır sodası görüldüğü gibi yağlar için önemli bir temizleyicidir.
ÇAMAŞIR SULARI:
Çamaşırlarımızı, saçımızı, dişlerimizi, derimizi ve yiyeceklerimizi beyazlatırız.
Bir maddeyi beyazlatmak veya ağartmak, onun rengini çıkarmak veya açmaktır.
Çamaşır suyu, oksidizasyon yoluyla bu etkileri yapan bir kimyasal maddedir.
Bilinen beyazlatıcılar (ağartıcılar), hidrojen peroksit (H2O2), “sodyum hipoklorit (NaOCl)” , sodyum perborat mono hidrat(NaBO3.H2O), sodyum perborat tetrahidrat (NaBO3.4H2O) , sodyum perkarbonat (2Na2CO3.3H2O2) gibi bileşiklerdir. “Beyazlatıcı toz” kalsiyum hipoklorittir (Ca[OCl]2). Beyazlatma (ağartma), tekstil sanayiinde boyama işleminin ilk adımıdır.
Klorlu Çamaşır Suyu: Sodyum hipoklorit in % 5 lik çözeltisidir.
1. Beyazlatıcı ve parlatıcı özelliğine sahiptir.
2. Mikrop öldürücü özelliğine sahiptir.
3. Ucuzdur.
4. Renkli çamaşırlarda kullanılmaz.
Oksijenli Çamaşır Suyu: Bunların en önemlileri sodyum perborat (NaBO3 3H2O) ve sodyum perkarbonat (2Na2CO3.3H2O2) tır.
Bu çamaşır sularının klorlu çamaşır sularına göre bir çok üstün yönleri vardır.
1. Daha pahalıdır.
2. Pamuklu ve keten kumaştan üretilmiş kumaşlarda kullanılır.
3. Her renk kumaşta kullanıla bilir.
4. Kumaşları fazla yıpratmazlar.
· Sabunlar
· Deterjanlar
· Çamaşır Sodası
· Çamaşır Suyu
2.YAYGIN MALZEMELER
· Sönmüş ve Sönmemiş Kireç
· Harç ve Sıvanın Eldesi- Kullanımı
· Beton eldesi ve Kullanımı
· Cam Üretimi ve Bileşenleri
· Camların Sınıflandırılması
SERAMİK VE PORSELENLER
· Seramik Üretimi
· Seramiklerin Kullanım Alanları
· Porselen
· Porselen Üretimi
BOYALAR VE BİLEŞENLERİ
· Sulu Bazlı (plastik) boyalar
· Yağlı (Sentetik) Boyalar
· Örtücü ve renklendiriciler
· Kimyasal Katkılar
ALAŞIMLAR
3.BİYOLOJİK SİSTEMLERDE KİMYA
· Fotosentez
· Solunum
SİNDİRİM
· Proteinlerin sidirimi
· Karbonhidratların Sindirimi
· Yağların Sindirimi
DOĞAL DENGENİN KORUNMASI
4. ÇEVRE KİMYASI
· Kimyasal Gübreler ve Çevre
· Tarım ilaçları ve Çevre
· Deterjanlar ve Çevre
· Diğer Kimyasal Maddeler ve Çevre
ÇEVRE KİTLİLİĞİ
· Toprak kirliliği
· Su Kirliliği
· Hava Kirliliği
BÖLÜM 1
TEMİZLİK MADDELERİ
SABUN: Yağ asitlerinin Na veya K tuzuna sabun denir. Çok eski çağlardan beri kullanılan en önemli temizlik maddeleridir.
Yağ asitlerinin Na tuzlarına beyaz sabun, K tuzlarına arap sabunu denir.
Na tuzları katı sabun, K tuzları genellikle jel şeklinde olur.
C17H35COONa : Sodyum Stearat. Beyaz sabun (Katı)
C17H35COOK : Potasyum Stearat. Beyaz sabun (jel)
SABUNLARIN ELDE YÖNTEMLERİ
1. Geleneksel Elde Yöntemi:
Yağ + NaOH → Beyaz sabun (Katı) + Gliserin
Yağ + KOH → Arap sabun (jel) + Gliserin
Hayvansal ya da bitkisel yağlar, kuvvetli bazlarla aynı ortamda ısıtılır. Bu olay sonunda sabun ve gliserin elde edilir.
2.Modern metotlarla sabun eldesi:
Yağ +Su → Yağ Asidi +Gliserin
Yağ Asidi +Baz → Sabun + Su
SABUN KİRİ NASIL TEMİZLER:
Sabun suda çözündüğünde bazik bir çözelti oluşturur. Oluşan baz kiri yumşatır.
C17H35-COONa → C17H35-COO- + Na+
Sabun molekülleri 2 kısımdan oluşur.
Suyu seven kısmı, suyu sevmeyen kısmı.
Suyu seven kısım molekülün baş kısmını, sevmeyen kısmı da kuyruk kısmını oluşturur. Anlaşıldığı gibi baş kısım, polar; kuyruk kısmı da apolardır.
Kirler, genel olarak apolar yapıda olan yağlardır.
Sabun ile su karşılaştığında sabunun polar ucunu, su molekülleri çeker. Ancak sabunun apolar ucu da elbisede yumuşamış olan apolar kiri sarar.
Su molekülleri sabunun anyon kısmını çeker ve böylece kir ortamdan çözeltiye geçmiş olur.
NOT: sert sularda özellikle Mg+2 ve Ca+2 iyonları vardır. Sabunlardaki anyon kısmı bu katyonlarla bileşik oluşturarak çökerler. Bu sebeple sabunun önemli kısmı çökmüş olur. Yumuşak sularda sabun daha fazla temizler.
DETERJAN
Uzun C atomu zincirinden oluşan bir alkil ya da arilin SÜLFAT ya da SÜLFÜNAT tuzudur.
sodyumdodesil sülfat
Deterjanın temizleme prensibi sabunla aynıdır. C sayısı 10-14 arasında olan alkollerin sülfatlarının sodyum tuzudur.
C12H25-OH + H2 SO4 → C12H25-O-SO3H + H2O (Lauril alkolün, sülfirik asitle tepkimeye girer)
C12H25-OSO3H + NaOH → C12H25-OSO3Na + H2O (Laurilsülfat, NaOH la tepkimeye girerer)
C12H25-OSO3Na → C12H25-OSO3- + N a+ (Sodyum lauri (dodesil)l sülfat suda çözündüğünde Na+ iyonunu salar)
C12H25-OSO3- anyonunun OSO3- tarafı su tarafından C12H25- ucu, kir tarafından çekilir.
NOT: Deterjanlar, sert suda çökelek oluşturmazlar. Sert sularda daha iyi temizlerler.
NOT: Deterjanlara köpük düzenleyici katkı maddeleri ilave edilir.
NOT: Deterjan ve sabunun sıcak suda daha iyi temizlerler.
NOT: Deterjanların yapısında benzen halkası taşıyan türleri vardı. Benzen halkası formülde gösterilmiştir. Bu tür deterjanlara; alkil benzen sülfonat deterjanları denir.
SABUNLARIN GENEL ÖZELLİKLERİ DETERJANLARIN GENEL ÖZELLİKLERİ
1. Bitkisel ya da hayvansal yağlardan elde edilirler. 1. Petrol türevlerinden sentetik olarak elde edilirler.
2.Doğal olduklarından,insan vücuduna etkileri yoktur. 2.İnsan Vücuduna tesir ederler.
3. Yapıları doğal yollarla kolaylıkla parçalanırlar. 3. Kolay kolay bozulmazlar.
4. Su kirliliğine sebep olmazlar. 4. Su kirliliğine sebep olurlar.
5. Çevreye zararları yoktur. 5. Çevre kirliliğine sebep olurlar.
6. Zamanla temizleme gücünü kaybederler 6. Değişik amaçlar için özel formülleri vardır.
7. Sert sularda bulunan metal iyonlarıyla çökelek oluştururlar. 7. Sert sulardaki iyonlardan çok az etkilenirler.
8. Kıyafetlere zararları vardır. 8. Soğuk suda bile iyi temizlerler.
9.Sıcak sularda daha etkili temizlerler 9.Kıyafetleri fazla yıpratmazlar
10.Binlerce yıldır kullanılmaktadır. 10. Son 50-60 yıldır yaygın olarak kullanılmaktadır.
ÇAMAŞIR SODASI: Na2CO3
Çamaşır sodası Sodyum Karbonat olarak bildiğimiz, bazik bir tuzdur.
Sodyum Karbonatı suya attığımızda: Na2CO3 +H2O → NaOH +Na HCO3 şeklinde çözünürler.
Yukarıda oluşan Sodyum Hidroksit: Yağ + NaOH → Sabun +Gliserin
NOT: Çamaşır sodası görüldüğü gibi yağlar için önemli bir temizleyicidir.
ÇAMAŞIR SULARI:
Çamaşırlarımızı, saçımızı, dişlerimizi, derimizi ve yiyeceklerimizi beyazlatırız.
Bir maddeyi beyazlatmak veya ağartmak, onun rengini çıkarmak veya açmaktır.
Çamaşır suyu, oksidizasyon yoluyla bu etkileri yapan bir kimyasal maddedir.
Bilinen beyazlatıcılar (ağartıcılar), hidrojen peroksit (H2O2), “sodyum hipoklorit (NaOCl)” , sodyum perborat mono hidrat(NaBO3.H2O), sodyum perborat tetrahidrat (NaBO3.4H2O) , sodyum perkarbonat (2Na2CO3.3H2O2) gibi bileşiklerdir. “Beyazlatıcı toz” kalsiyum hipoklorittir (Ca[OCl]2). Beyazlatma (ağartma), tekstil sanayiinde boyama işleminin ilk adımıdır.
Klorlu Çamaşır Suyu: Sodyum hipoklorit in % 5 lik çözeltisidir.
1. Beyazlatıcı ve parlatıcı özelliğine sahiptir.
2. Mikrop öldürücü özelliğine sahiptir.
3. Ucuzdur.
4. Renkli çamaşırlarda kullanılmaz.
Oksijenli Çamaşır Suyu: Bunların en önemlileri sodyum perborat (NaBO3 3H2O) ve sodyum perkarbonat (2Na2CO3.3H2O2) tır.
Bu çamaşır sularının klorlu çamaşır sularına göre bir çok üstün yönleri vardır.
1. Daha pahalıdır.
2. Pamuklu ve keten kumaştan üretilmiş kumaşlarda kullanılır.
3. Her renk kumaşta kullanıla bilir.
4. Kumaşları fazla yıpratmazlar.
BÖLÜM-2
YAYGIN MALZEMELER
KİREÇ:
Bağlayıcı maddelerden en eski bilinen malzeme kireçtir. Evlerde çaydanlıkların dibinde biriken madde kireç taşı olarak bildiğimiz CaCO3 tür. Kalsiyum karbonata tabii kireç de denir.
SÖNMEMİŞ KİREÇ:
CaCO3(k) 900-1000 0C ısıtılırsa, CaO ve CO2 ye parçalanır. Burada CaO sönmemiş kireç olarak bilinir.
CaCO3(k) → CaO + CO2
Kireç taşı Kireç Karbon dioksit
SÖNMÜŞ KİREÇ:
CaO(k) + H2O(s) → Ca(OH)2 +ısı
Sönmemiş kirecin su ile tepkimesinden sönmüş (Ca(OH)2) kireç elde edilir.
HARÇ VE SIVANIN ELDESİ
Sönmüş kireç, havada bulunan CO2 gazı ile tepkime vererek zamanla sertleşir.
Ca(OH)2 + CO2 →CaCO3 +H2O
CaCO3: Kireç taşı
HARÇ= Ca(OH)2 + Kum+su
BETON ELDESİ
Harç ve sıvanın eldesinde ince kum kullanılır.
Betonda harçtan farklı olarak; çimento, kalın taşlar, demir gibi başka maddelerde bulunur.
YAYGIN MALZEMELER
KİREÇ:
Bağlayıcı maddelerden en eski bilinen malzeme kireçtir. Evlerde çaydanlıkların dibinde biriken madde kireç taşı olarak bildiğimiz CaCO3 tür. Kalsiyum karbonata tabii kireç de denir.
SÖNMEMİŞ KİREÇ:
CaCO3(k) 900-1000 0C ısıtılırsa, CaO ve CO2 ye parçalanır. Burada CaO sönmemiş kireç olarak bilinir.
CaCO3(k) → CaO + CO2
Kireç taşı Kireç Karbon dioksit
SÖNMÜŞ KİREÇ:
CaO(k) + H2O(s) → Ca(OH)2 +ısı
Sönmemiş kirecin su ile tepkimesinden sönmüş (Ca(OH)2) kireç elde edilir.
HARÇ VE SIVANIN ELDESİ
Sönmüş kireç, havada bulunan CO2 gazı ile tepkime vererek zamanla sertleşir.
Ca(OH)2 + CO2 →CaCO3 +H2O
CaCO3: Kireç taşı
HARÇ= Ca(OH)2 + Kum+su
BETON ELDESİ
Harç ve sıvanın eldesinde ince kum kullanılır.
Betonda harçtan farklı olarak; çimento, kalın taşlar, demir gibi başka maddelerde bulunur.
CAM VE BİLEŞENLERİ
SİO2
Camların yapısında temel bileşen SiO2 tir. SiO2 tabiatta oldukça çok bulunan, zincirleme kovalent bağ içeren ucuz bir maddedir.
SiO2 +Na2CO3 +Ca CO3 (1300-1500 0C) → Na2SiO3 +CaSiO3+CO2
SiO2= Kum
Na2CO3 = çamaşır sodası
Ca CO3 = Kireç taşı
SERAMİK
Seramikler bir veya birden fazla metalin, metal olmayan element ile birleşmesi sonucu oluşan anorganik bileşiklerdir. Genellikle kayaların dış etkiler altında parçalanmasıyla oluşan kil, kaolen ve benzeri maddelerin yüksek sıcaklıkta pişirilmesi ile meydana gelir. Bu açıdan halk arasında “pişmiş toprak” esaslı malzeme olarak bilinir.
Örneğin: Cam, tuğla, kiremit, fayans, porselen, seramik grubuna girer.
Seramiğin ana malzemesi kil ve su dur. Kili oluşturan maddeler sulu alüminyum silikattır. Formülü mAl2O3. nSiO2.pH2o dur. Killi toprak saflaştırıldığında KAOLİNİT adını alır. Seramik üretiminde toz haline getirilmiş kaolinitler kullanılır.
ELDESİ:
§ Kil saflaştırılarak, kaolinit haline dönüştürülür.
§ Kaolinitler toz haline getirilerek su ile karıştırılır ve yumuşak ve kıvamlı bir madde haline gelene kadar karıştırılır.
§ Elde edilen hamur buradan alınarak işlenmeye başlanır.
§ Şekil verilen hamur, 1100-1300 0C ye kadar ısıtılır.
§ Fırından çıkan madde ince işin yapılması için laboratuarlara götürülerek boyanır.
§ Boyanmış ya da sırlanmış mamul tekrar 900-1100 0C ye kadar ısıtılır.
KULLANIM ALANLARI:
§ Mutfak malzemeleri
§ İnşaat sektörü
§ Çanak ve çömlek yapımı.
PORSELEN
Porselenler seramik olarak tanımlanan ürünlerin en üst özelliklerine sahip maddelerdir. Porselenenin temel malzemeleri:
1. Kaolin (Çim Kili) → Kolay yoğurulmayı
2. Kum (Silisyum dioksit) → Sert yapı kazanmasını
3. Feldspat (Alüminyum silikat) → Camsı yapıyı kazandırır.
PORSELEN İMALATI:
1. Kaolin+Kum+Feldspat önce bir dizi işlem sonunda toz haline getirilir.
2. Şekil verildikten sonra bisküvi kıvamına gelinceye kadar ısıtılır. (1000-1500 0C)
3. Gerekli sıralama işlemleri yapılır.
4. Sıralanmış porselen tekrar yüksek sıcaklığa kadar ısıtılır ve son ürün elde edilir.
SİO2
Camların yapısında temel bileşen SiO2 tir. SiO2 tabiatta oldukça çok bulunan, zincirleme kovalent bağ içeren ucuz bir maddedir.
SiO2 +Na2CO3 +Ca CO3 (1300-1500 0C) → Na2SiO3 +CaSiO3+CO2
SiO2= Kum
Na2CO3 = çamaşır sodası
Ca CO3 = Kireç taşı
SERAMİK
Seramikler bir veya birden fazla metalin, metal olmayan element ile birleşmesi sonucu oluşan anorganik bileşiklerdir. Genellikle kayaların dış etkiler altında parçalanmasıyla oluşan kil, kaolen ve benzeri maddelerin yüksek sıcaklıkta pişirilmesi ile meydana gelir. Bu açıdan halk arasında “pişmiş toprak” esaslı malzeme olarak bilinir.
Örneğin: Cam, tuğla, kiremit, fayans, porselen, seramik grubuna girer.
Seramiğin ana malzemesi kil ve su dur. Kili oluşturan maddeler sulu alüminyum silikattır. Formülü mAl2O3. nSiO2.pH2o dur. Killi toprak saflaştırıldığında KAOLİNİT adını alır. Seramik üretiminde toz haline getirilmiş kaolinitler kullanılır.
ELDESİ:
§ Kil saflaştırılarak, kaolinit haline dönüştürülür.
§ Kaolinitler toz haline getirilerek su ile karıştırılır ve yumuşak ve kıvamlı bir madde haline gelene kadar karıştırılır.
§ Elde edilen hamur buradan alınarak işlenmeye başlanır.
§ Şekil verilen hamur, 1100-1300 0C ye kadar ısıtılır.
§ Fırından çıkan madde ince işin yapılması için laboratuarlara götürülerek boyanır.
§ Boyanmış ya da sırlanmış mamul tekrar 900-1100 0C ye kadar ısıtılır.
KULLANIM ALANLARI:
§ Mutfak malzemeleri
§ İnşaat sektörü
§ Çanak ve çömlek yapımı.
PORSELEN
Porselenler seramik olarak tanımlanan ürünlerin en üst özelliklerine sahip maddelerdir. Porselenenin temel malzemeleri:
1. Kaolin (Çim Kili) → Kolay yoğurulmayı
2. Kum (Silisyum dioksit) → Sert yapı kazanmasını
3. Feldspat (Alüminyum silikat) → Camsı yapıyı kazandırır.
PORSELEN İMALATI:
1. Kaolin+Kum+Feldspat önce bir dizi işlem sonunda toz haline getirilir.
2. Şekil verildikten sonra bisküvi kıvamına gelinceye kadar ısıtılır. (1000-1500 0C)
3. Gerekli sıralama işlemleri yapılır.
4. Sıralanmış porselen tekrar yüksek sıcaklığa kadar ısıtılır ve son ürün elde edilir.
BOYALAR VE BİLEŞENLERİ:
İnsanlar eski çağlardan beri, yaptıkları türlü eşyaları, giydiklerini, oturdukları evleri, vücutlarını daha güzel gösterebilmek için çeşitli renklerle süslemişlerdir.
1. Su Bazlı Plastik Boyalar: Çözücüsü su olan boyalardır. Sürüldüğü yüzeyin dış ortamla hava alış verişlerini kesmedikleri için zararsızdır. Kolay kururlar ve kururken ortama zararlı madde salmazlar.
2. Yağlı (Sentetik ) Boyalar: Çözücüsü organik ( Tiner, Alkol, Toluen, Ksilen… gibi) madde olan boyalardır. Yağlı boyaların sürüldüğü yerleri kaplama oranı çok yüksektir, bu sebeple dış ortamla hava alış verişini keserler. Bu durum sağlık açısından zararlıdır. Ayrıca organik çözücülerinde sağlığa olumsuz etkileri vardır.
Çözücüler (incelticiler)
Boyanın uçucu kısmını oluşturan kimyasal maddelerdir. Boyanın üretimi ve uygulaması sırasında, kullanılan boyanın özelliklerinde değişiklik yapmadan boyayı incelten sıvılardır. Boya akışkanlığını istenilen seviyeye getirilmesi ve fırça ile sürme, daldırma, püskürtme, rulo ile sürme şeklindeki uygulamaları kolaylaştırmak için kullanılır. Emülsiyon esaslı (plastik) boyalar genellikle kullanıma uygun kıvamda hazırlanır. Ancak gerekli hallerde uygun bir çözücü ile inceltilir. Plastik esaslı boyalarda ise inceltme su ile yapılır.
Bağlayıcılar
Boyanın ana maddelerinden olup, pigment (renklendirici) ve dolgu maddelerini bağlayarak boya tabakasını oluşturan maddeleri boyanın karakterini ve niteliğini belirler.
örneğin; kuruma şekli ve süresi, diğer katmanlarla uyuşup uyuşmayacağı, dayanımı, uygulama biçimi, parlaklığı, uygulandığı yüzeydeki davranışları gibi hususlar bunların başlıcalarındandır.
Örtücü ve Renklendiriciler (Pigmentler)
Doğadan saflaştırılarak veya sentetik yollarla elde edilen, bağlayıcı ve çözücüler içinde çözülmeyen toz halindeki katı taneciklerdir. Renk vermesi, örtücülük, parlaklık, fiziki ve kimyasal dayanıklılık boyaya sağladığı özelliklerdir.
Renklendiriciler, renklerinden başka şu özelliklere sahip olmalıdır.
Boyalarda çözücüler, bağlayıcılar ve renklendiriciler yanında başka kimyasal katkı maddeleri de kullanılabilir. Bu katkılar boyanın özelliğini iyileştirmek, istenmeyen, olumsuz değişimleri engellemek için kullanılırlar. Bunlara, kurutucular, çökme engelleyiciler, ultraviyole ışınlarından koruyucular, köpük kesiciler, matlaştırıcılar ve anti bakteriyel maddeler örnek verilebilir.
İnsanlar eski çağlardan beri, yaptıkları türlü eşyaları, giydiklerini, oturdukları evleri, vücutlarını daha güzel gösterebilmek için çeşitli renklerle süslemişlerdir.
1. Su Bazlı Plastik Boyalar: Çözücüsü su olan boyalardır. Sürüldüğü yüzeyin dış ortamla hava alış verişlerini kesmedikleri için zararsızdır. Kolay kururlar ve kururken ortama zararlı madde salmazlar.
2. Yağlı (Sentetik ) Boyalar: Çözücüsü organik ( Tiner, Alkol, Toluen, Ksilen… gibi) madde olan boyalardır. Yağlı boyaların sürüldüğü yerleri kaplama oranı çok yüksektir, bu sebeple dış ortamla hava alış verişini keserler. Bu durum sağlık açısından zararlıdır. Ayrıca organik çözücülerinde sağlığa olumsuz etkileri vardır.
Çözücüler (incelticiler)
Boyanın uçucu kısmını oluşturan kimyasal maddelerdir. Boyanın üretimi ve uygulaması sırasında, kullanılan boyanın özelliklerinde değişiklik yapmadan boyayı incelten sıvılardır. Boya akışkanlığını istenilen seviyeye getirilmesi ve fırça ile sürme, daldırma, püskürtme, rulo ile sürme şeklindeki uygulamaları kolaylaştırmak için kullanılır. Emülsiyon esaslı (plastik) boyalar genellikle kullanıma uygun kıvamda hazırlanır. Ancak gerekli hallerde uygun bir çözücü ile inceltilir. Plastik esaslı boyalarda ise inceltme su ile yapılır.
Bağlayıcılar
Boyanın ana maddelerinden olup, pigment (renklendirici) ve dolgu maddelerini bağlayarak boya tabakasını oluşturan maddeleri boyanın karakterini ve niteliğini belirler.
örneğin; kuruma şekli ve süresi, diğer katmanlarla uyuşup uyuşmayacağı, dayanımı, uygulama biçimi, parlaklığı, uygulandığı yüzeydeki davranışları gibi hususlar bunların başlıcalarındandır.
Örtücü ve Renklendiriciler (Pigmentler)
Doğadan saflaştırılarak veya sentetik yollarla elde edilen, bağlayıcı ve çözücüler içinde çözülmeyen toz halindeki katı taneciklerdir. Renk vermesi, örtücülük, parlaklık, fiziki ve kimyasal dayanıklılık boyaya sağladığı özelliklerdir.
Renklendiriciler, renklerinden başka şu özelliklere sahip olmalıdır.
Boyalarda çözücüler, bağlayıcılar ve renklendiriciler yanında başka kimyasal katkı maddeleri de kullanılabilir. Bu katkılar boyanın özelliğini iyileştirmek, istenmeyen, olumsuz değişimleri engellemek için kullanılırlar. Bunlara, kurutucular, çökme engelleyiciler, ultraviyole ışınlarından koruyucular, köpük kesiciler, matlaştırıcılar ve anti bakteriyel maddeler örnek verilebilir.
ALAŞIMLAR:
Alaşım: İki veya daha fazla maddenin muhtelif oranlarda beraberce eritilerek meydana getirilen metelik özellikteki karışıma alaşım denir.
Alaşımda cıva bulunursa malgama adını alır. Cıva yalnız demir ve platin madenleriyle malgama yapmaz.
Madenlerin çeşitli özellikleri vardır.
Bazı madenler yumuşak yalnız başına kullanılamazlar. Altın ve gümüş gibi. ..
Bazı madenler ise döküme elverişli değildirler. Bakır gibi…
Bazıları kolayca aşınabilirler. Bazıları dayanıklı veya dayanıksızdırlar.
Bazıları yüksek ve bazıları da alçak sıcaklıkta ergirler. İşte madenlerin gösterdikleri bu çeşitli özelliklerden ötürü teknikte daha elverişli olmalarını temin amacıyla alaşımlar yapıldı.
Mesela bakır döküme elverişli olmadığından bakırı kalayla birlikte eriterek tunç ve çinko ile eriterek pirinç alaşımları yapılmıştır.
Alaşımlara katılan önemli metalleri kısaca tanıyalım;
Bakır (Cu)
Bakır, önemli alaşımların çoğunun bileşimine girer. Değerli madenlerle karışarak, onlara, renk ve parlaklıklarını bozmaksızın sertlik ve ince kısımlarını bile koruma özelliği verir.
Bakır (Cu)
Çinko (Zn)
Alüminyum (Al)
Demir(Fe)
Kurşun (Pb)
Alaşım: İki veya daha fazla maddenin muhtelif oranlarda beraberce eritilerek meydana getirilen metelik özellikteki karışıma alaşım denir.
Alaşımda cıva bulunursa malgama adını alır. Cıva yalnız demir ve platin madenleriyle malgama yapmaz.
Madenlerin çeşitli özellikleri vardır.
Bazı madenler yumuşak yalnız başına kullanılamazlar. Altın ve gümüş gibi. ..
Bazı madenler ise döküme elverişli değildirler. Bakır gibi…
Bazıları kolayca aşınabilirler. Bazıları dayanıklı veya dayanıksızdırlar.
Bazıları yüksek ve bazıları da alçak sıcaklıkta ergirler. İşte madenlerin gösterdikleri bu çeşitli özelliklerden ötürü teknikte daha elverişli olmalarını temin amacıyla alaşımlar yapıldı.
Mesela bakır döküme elverişli olmadığından bakırı kalayla birlikte eriterek tunç ve çinko ile eriterek pirinç alaşımları yapılmıştır.
Alaşımlara katılan önemli metalleri kısaca tanıyalım;
Bakır (Cu)
Bakır, önemli alaşımların çoğunun bileşimine girer. Değerli madenlerle karışarak, onlara, renk ve parlaklıklarını bozmaksızın sertlik ve ince kısımlarını bile koruma özelliği verir.
Bakır (Cu)
- Bakır altınla karışarak 22 ayar bilezik elde edilir. (24’te 22’si altın geri kalanı bakır demektir.)
- Bronzlar (tunçlar); Bakır, kalay ile çok önemli olan tunçları teşkil eder. Topların tuncu dayanıklılık bakımından önemlidir. Çanların tuncu, top tuncuna göre kalayın daha çok oranda bulunduğu tunçtur. Bu tunç kırılabilir, fakat çok tınlar.
- Bakır alüminyum ile çok sert bir tunç meydana getirir. Silisli ve fosforlu tunçlar da vardır.
- Bakır, çinko ile pirinci oluşturur. Çinko ve nikel ile de mayekor (taklit gümüşü) yapar.
Çinko (Zn)
- Çinko, daima alaşımları halinde kullanılır. En önemli alaşımları pirinç, bronz ve beyazmetaldir.
- Pirinç; çinko ve bakır alaşımı olup, alaşımda bu iki metalin oranları çok değişiktir. Fakat en çok kullanılan tipinde bakır %60, çinko %40 oranında bulunur.
- Bronz; Bakır ve kalay alaşımı olup, bir miktar çinko ilave edilir.
- Beyaz metal; çinko bakır, alüminyum ve magnezyum metalleri karışımından ibaret bir alaşımdır.
- Son zamanlarda, otomobil endüstrisinde karbüratör, yakıt pompası, radyatör, kapı kolları v.b. gibi parçaları yapmakta çok kullanılır.
- Çinkonun ikinci derecede önemli bir alaşımı Alman gümüşüdür. (Yeni gümüş). Bileşimi; bakır, nikel ve çinko metallerinden ibarettir. Alaşımın gümüşle ilgisi olmamasına rağmen, gümüşe benzediği için bu isim verilmiştir.
Alüminyum (Al)
- Alüminyum tunçları, ekonomi bakımından, elektrik fırınında 70 kg bakır ile 40 kgkorenden veya boksitle kömür parçalarından oluşan karışım ısıtılarak yapılır; alümin Al2O3 indirgenir. Karbon monoksit çıkar ve %14 alüminyumu bulunan bir alaşım elde edilir. Bu alaşım yeter miktarda bakır ile beraber eritilirse, tunçtan daha çok dayanıklı alaşımlar elde edilir.
Demir(Fe)
- Demirli alüminyum; işlemde bakır yerine font konularak, %90 demir ve %10 alüminyumu bulunan demirli alüminyum (Ferro-Alüminium) elde edilir. Bu alaşım demir veya çeliği arıtmak için kullanılır. 10 kısım alüminyum ve 90 kısım bakırdan ibaret alaşımlar alüminyum tuncunu yapar; bu alaşım altın parlaklığını ve demirin sağlamlığını haizdir. Bu alaşım, 1 kg bakır ve 1 kg çinko ile beraber tekrar edilirse adi pirinçten daha sağlam ve daha sert alüminyum pirinci meydana gelir. Alüminyum pirinci nikel ile beraber tekrar eritilirse, gayet dayanıklı ve kolaylıkla kalıba dökülebilir bir yeni alaşım meydana gelir. 10 kısım kalay ve 100 kısım alüminyumdan ibaret alaşım, alüminyumun renk ve bir dereceye kadar hafifliğini korur. Daha kolay, işlenir. Alüminyumu lehimler.
Kurşun (Pb)
- Kurşun alaşımlarını yapmada maksat, sert, sert olduğu kadar esnek ve kırılmaya karşı dayanıklı, erime noktaları düşük bir metal karışımı elde etmektir. Bunlar arasında en önemlileri;
- Lehim; Erime noktası 182oC olan bu alaşım %40 kurşun, %60 kalaydan oluşur.
- Kurşun-antimon alaşımı: Bileşimi: %13-25 kurşun, %75-87 antimondur. Çok sert olup kırılganlıkları biraz fazladır. Yüksek basınçlara dayanamazlar. Bu kötü özelliği ortadan kaldırmak için karışıma bir miktar kalay ilave edilir. Örnek; %73 kurşun, %15 antimon ve %12 kalaydan ibaret alaşımdan matbaa harfleri yapılır. Sert ve basınca dayanıklıdır.